2012 yılında Dünya’da ve Türkiye’de Sinema

Murat AKSER profil resmi

Kategorisi : Dünya Sineması

Yayınlanma tarihi : 25.12.2012

Etiketleri : Dünya sineması, Türkiye sineması, 2012, sinema, film, sinemada kayıplar, festivaller, ödüller, yönetmenler, oyuncular


2012 yılında Dünya’da ve Türkiye’de Sineması

 

2012 yılı dünyada ve Türkiye’de sanat ve popular sinemada yeni zirvelere ulaştı.

Amerikan sineması ve ulusaşırı ticari sistemi olan Hollywood sineması dünya çapında yerel sinemaları doldurdu. Bunun yanında hem Avrupa hem de Asya’dan birbirinden güzel toplumsal ve kişisel sanat filmleriyle buluştuk. Yazımızda bu yılın sinemasal bir panoramasını sunuyoruz.

 

 

DÜNYA SİNEMASI

 

Eskilerin geri dönüşü olarak nitelenebilecek şekilde Avrupa ve Asya sinemalarından bilinen , ödüllü ve bireysel tarzları olan yönetmenler festivallere geri döndüler. Michael Haneke’nin Aşk (Amour), Kim ki-duk Acı (Pieta), Thomas Vinterberg Onur Savaşı (The Hunt), Ken Loach Meleklerin Payı, Cristian Mungui Tepelerin Ardında, Bernardo Bertolucci Ben ve Sen, Abbas Kiarostami Sevmek Gibi. Avrupa’dan sanatsal olarak da gişede de başarılı olan filmler çıktı: The Intouchables (Fransa), The Kid with a Bike (Belçika), A Royal Affair (Danimarka), Sound of Noise (İsveç), Utanç/Shame (İngiltere), Kon-Tiki (Norveç), Ceasar Must Die (İtalya), Come as You Are (Belçika). Avrupa’da değişik ve kolektif bir üretim biçimi uyarlayan Iron Sky ise başka bir merak konusuydu. Asya’dan ise Endonezya dövüş filmi Baskın (The Raid) türün standartlarını yeniden tanımladı.

 

AŞK (AMOUR) Michael Haneke

Fransız yeni dalga akımıyla öne çıkan ve 1950lerden beri dünyaca tanınan iki oyuncu Emmanuel Riva (Anne) ve Jean-Louis Trintignant (Georges). 80li yaşlarında olan bu iki usta oyuncu birbirlerine aşık bir çifti canlandırıyor. Anne’in hastalanmasının ardından bakıma muhtaç yatalak oluşu ile eşi Georges’in sonuna kadar ona sahip çıkmasının öyküsü bu film. Haneke’nin dramaturji ve oyuncu odaklı yönetimi, yer yer hayal ve gerçekliği sorgulatan yapısı, yaşlı çiftin fedakarlık ve aşkı seyirciyi hipnotize ediyor. Amour bu yıl mevcut festival ödüllerini topladı, Oscar’da da yabancı film kategorisinde en kuvvetli aday.

 

ACI (PIETA) Kim Ki-Duk

Güney Kore’nin kendine özgü ve sınır tanımayan biçimci yönetmeni çok zor bir konuyu gene seyirciyi şaşırtarak sunuyor. Hayatını borcu olan küçük esnafı sakatlayarak kazanan bir gencin 30 yıldır görmediği annesi ile karşılaşması rahatsız edici bir yalınlıkla anlatılıyor. Acı izlemesi zor bir film ancak sonundaki sürprizi için sabırla seyre değer.

 

ONUR SAVAŞI (The Hunt) Thomas Vinterberg

Danimarka’dan çıkan Dogme 95 sinema akımının kurucu yönetmeni Thomas Vinterberg bir defa daha kendi toplumundaki önyargılara eleştirel bakmayı başarmış. Film bir anaokulu öğretmeni olan Lucas’ın kendine hayran olan bir çocuğun yaydığı söylentiler nedeniyle toplumdan dışlanışının öyküsü. Gerçeği görek istemeyeni önyargıları tercih eden ispatsız suçlamada bulunan vicdan gözü körelmiş insanların eleştirisi olan bu filmde bir İsa figürü olarak sunulan Lucas  rolünde Mads Mikkelsen oyunculukta yeni zirvelere ulaşmış.

 

CAN DOSTUM (The Intouchables) Olivier Nakache/Eric Toledano

Fransız sinemasının dünya çapında iftiharı olan ve toplamda 400 milyon dolar hasılat yapan film Amerikan sineması dışında da öykü anlatma biçiminin dünya çapında başarılı olabileceğini ispatı oldu. Felçli bir aristokratın kendisine bakmak için tuttuğu genç bir adamla olan sevgi dolu ilişkisi tüm dünyada kucaklandı.

 

UTANÇ (Shame) Steve McQueen

İrlandalı yönetmen Steve McQueen ilk filmi Açlık ile hem siyasal hem de insanı olanı harmanlamayı bilmiştir. Utanç ise cinsellik, ensest ve insan olmanın erdemi üzerine felsefi bir film. Seyri zor olan Utanç Michael Fassbender ile Carey Mulligan’ın oyunculuğu ile bütünleşiyor. Acı, sevgi, şevkat ve utanç duyguları karakterleri ve seyirciyi sarıyor.

 

Kanada’dan Beyond the Black Rainbow, ve Monsieur Lazhar  küçük bütçeli farklı filmler olarak karşımıza çıktı.

 

HOLLYWOOD

Küresel ve uluslararası sinema dilinin Amerikan temsilcisi Hollywood sineması bu yıl da hem prestiji hem de popular filmler üretmeye devam etti. Bağımsız ve tür filmlerinde de patlama yaşandı. Yılbaşına doğru çok beklenen Hobbit bizi Tolkien’in orta dünyasına geri götürdü. Skyfall İstanbul’da çekilen sahneleriyle dünyada en çok gişe yapan James Bond filmi oldu.  Gişenin yıldızları bu yıl: The Avengers, The Hunger Games, The Amazing Spider Man, The Dark Knight Rises, The Hobbit, Skyfall, The Twilight Saga Eclipse Part II.

 

Noel ile gösterme giren usta yönetmenlerin elinden roman uyarlaması oalrak bize ulaşan filmler 2013 şubatında Oscar için yarışıyor olacak: Les Miserables, Anna Karenina, Lincoln, Life of Pie, Zero Dark Thirty.

 

Fantastik ve komedi türlerinde de 2012 verimli oldu. 1970lerin televizyon dizisinden uyarlanan Tim Burton/Johnny Depp ikilisinden Dark Shadows, doğaüstü olayları birinci kişi olarak bir kameradan gösteren Chronicle, Saddam-Kaddafi gibi diktatörleri yererken iğneyi kendine de batıran The Dictator, sosyal medya ve gençlik halet-i ruhiyesini anlatan Project X, Tarihi bir kişiliği korku türünde yeniden sunabilen Abraham Lincoln Vampire Hunter ile Will Ferrel’ın İspanyolca oynadığı Meksika western parodisi parodisi Casa de mi Padre dikkat çektiler.

 

2012’nin İz Bırakan Filmleri

ARGO (Ben Affleck): Ben Affleck İran devrimini bir Amerikalın gözünden olanca tarafsızlığı ile yansıttı.

The Master (Paul Thomas Anderson): Joaquin Phoenix’i kendini aryan bir tarikat tutkunu olarka sergileği perfornas eşsiz.

Prometheus (Ridley Scott)- Alien’ın öncülü bu film şimdiden bilim kurgu klasiği

Cloud Atlas (Warchowski Kardeşler-Tom Tykwer): 6 öyküyü birbiriyle içiçe anlatan bu filmin değeri önümüzdeki yıllarda anlaşılacak.

Jango Unchained (Quentin Tarantino): Tarantino’nun pastiş ve retro yaklaşımı gene kendi gösteriyor.

Moonrise Kingdom (Wes Anderson): İki çocuğun Amerika’nın kırsalındaki bunalımı bu kadar güzel anlatılamazdı.

The Company You Keep (Robert Redford) The Weather Underground adlı 1970lerin devrimci grubuna bir saygı duruşu.

Beasts of The Southern Wild

Salmon Fishing in the Yemen

The Best Exotic Marigold Hotel

 

Animasyonlarda ise Brave, Frankenweenie, Hotel Transylvania, Rise of the Guardians, Paranorman, Wreck-It Ralph, Ice Age 4, Madagascar 3, Lorax hem çocuklar hem de yetişkinlerce sevgiyle izlendi

 

 

TÜRKİYE

Türkiye’de sinemada üretimde hafif bir düşüş oldu 75 filmde 55 filme düşüldü.

Popüler sinema tarihinin en çok seyirci çeken filmi Fetih 1453 ile yaşandı. Muhafazakar ve Osmanlıcı siyasete ve medya dönüşümüne eş olarak Osmanlıyı ihtişamla anlatan bu filmi 6.5 milyon kişi izledi.

 

2012nin En Çok Gişe Yapan 10 Türk Filmi

Fetih 1453 (Faruk Aksoy)

Evim Sensin (Özcan Deniz)

Berlin Kaplanı (Hakan Akgül)

Sen Kimsin? (Ozan Açıktan)

Moskova’nın Şifresi Temel (Adem Kılıç)

Çanakkale 1915 (Yeşim Sezgin)

Uzun Hikaye (Osman Sınav)

Çakallarla Dans 2: Hastasıyız Dede (Murat Şeker)

Kurtuluş Son Durak (Yusuf Pirhasan)

Dabbe: Bir Cin Vakası (Hasan Karacadağ)

 

Türkiye’nin uluslararası sinema sanatına katkı olan ancak gişede başarılı olamayan bağımsız sineması bu yıl harikalar yarattı.

 

2012nin En İyi 10 Bağımsız Türk Filmi

Araf (Yeşim Ustaoğlu)

Yeraltı (Zeki Demirkubuz)

Tepenin Ardı (Emin Alper)

Lal Gece (Reis Çelik)

Babamın Sesi (Zeynel Doğan, Orhan Eskiköy)

Gözetleme Kulesi (Pelin Esmer)

Küf (Ali Aydın)

Güzelliğin On Par’etmez (Hüseyin Tabak)

Zerre (Erdem Tepegöz)

Toprağın Çocukları (Ali Adnan Özgür)

Altın Koza ile Altın Portakal çekişmesinde yeni yönetmenler aradan sıyrılırken usta yönetmenleri de festivalleri eleştirir hale getirdi. Araf, Yeraltı, Tepenin Ardı festivallerde dışlanırken Avusturya’da göçmen bir Türk ailesinin öyküsünü anlatan Güzelliğin On Par’etmez aradan sıyrılıp Altın Portakal aldı. Bağımsız filmler dağıtım ve tanıtım mağduru olurken Vücut, Zenne, Nar, F Tipi, Can, Geriye Kalan gibi filmler de sınırlı gösterimde kalsalar da sanatsal açıdan Türk sinemasının yüzakı oldular.

 

KAYIPLAR

Türkiye ve dünyada mesleğe sanata uzun yıllar hizmet etmiş sanatçılar aramızdan ayrıldı. Türk sineması usta yönetmenlerinden Metin Erksan ve Yusuf Kurçenli’yi kaybederken talihsiz bir motosiklet kazası genç yaşında başarılı yönetmen Seyfi Teoman’ı bizden ayırdı. Genç eleştirmen ve sanat küratörleri Bige Akdeniz ve Meriç Soylu’nun yokluğunu derinden hissediyoruz. 2012’nin Türk sinemasında kayıpları: Metin Erksan, Müşfik Kenter, Yusuf Kurçenli, Ekrem Bora, Meral Okay, Cüneyt Türel, Erol Günaydın, Orhan Boran, Mücap Ofluoğlu, Leman Çıdamlı, Baykal Kent, Ergin Orbey, Erdoğan Öker, Erdoğan Tuncel, Rekin Teksoy, Seyfi Teoman, Bige Akdeniz ve Meriç Soylu.

 

Dünya sinemasında kayıplar: Bu yıl Tony Scott’ın intiharı ve Theo Angelopoulos’un bir polis motosikleti altında kalışı sinemaseverleri şok etti. 2012 dünya sinemasında yetenekler kopardı: The Angelopoulos (Ulis’in Bakışı), Tony Scott (Top Gun), Nora Ephron (You’ve Got Mail), Ray Bradbury (Fahrenheit 451), Larry Hagman (Dallas), Ernest Borgnine (Marty), Ben Gazzara (The Kiling of a Chinese Bookie), Whitney Houston (Bodyguard), Michael Clark Duncan (Green Mile), Turhan Bey (Ali Baba), Harris Savides (Zodiac)

 

KEŞİFLER

Bu yıl Açlık Oyunları ile seyircinin gönlünde taht kuran Jennifer Lawrence (Silver Linings Playbook) kariyerinde yükselmeye devam ediyor. Christopher Nolan’ın kendine koyduğu yüksek standartlar sonucu Kara Şovalye Yükseliyor öndeki batman filmleri kadar ses getiremedi. Ancak Bain rolünde Tom Hardy saygı uyandırdı. Joseph Gordon-Lewitt kafa karıştıran Looper filminde, Eva Green ise cadı rolünde Dark Shadows’da parladılar. Anne Hathaway ise hem Dark Knight Rises hem de  Sefiller (Les Miserables) ile farklı rollerde seyirci karşısındaydı.

 

 

 

Bülten kaydı için tıklayınız