Let the "SKYFALL"

Sedef HIZLAN profil resmi

Kategorisi : Vizyon Filmleri

Yayınlanma tarihi : 12.11.2012

Etiketleri : skyfall, james bond, daniel craig, adele, istanbul, mi6, şangay


Bond serisinin 23. filmi Skyfall geçtiğimiz hafta vizyona girdi. Vizyona gireli henüz on gün olmasına rağmen, hala gişelerdeki yoğunluğa bakacak olursak filmin beklediği etkiyi yarattığını söyleyebiliriz. Bu filmde de alışkanlığımızı bozmuyoruz ve üçüncü kez Daniel Craig'i James Bond olarak izliyoruz. Ancak, bu sefer Sam Mendes oturuyor yönetmen koltuğuna. Bunlar dışında, yine alıştığımız gibi M roluyle Judi Dench, Bond kızı Eve rolunde Naomie Harris ve kötü adamımız Silva rolunde Javier Bardem'i izliyoruz. 

Filmin konusuna gelince, MI6 ciddi bir saldırıya uğruyor ve özellikle M tehdit altına giriyor. James Bond bir yandan tehditi bulup ortadan kaldırmaya çalışıyor olsa da bir yandan M'e karşı olan güvenini sorguluyor. Ancak saldırıyı yapan Silva adında son derece azılı bir rakip ve Bond'u oldukça zorluyor. 

Film, gerek konusu gerek tarzıyla alıştığımız Bond serisinin dışına çıkmıyor. Zaten seyircinin öyle bir beklentisi de yok. Her Bond filminde olduğu gibi değişen şeyler, olayın geçtiği değişik lokasyonlar ve yeni silah teknolojileri oluyor çoğunlukla. Bu lokasyonların en önemlisi filmi açan şehir; İstanbul. Tabii o izlediğimiz şehre İstanbul demek ne kadar doğru bilmiyorum. Kapalıçarşı ve çevresi dışında orayı İstanbul yapan hiç bir öğe yok aslında. Bunun dışında film "Türkiye'yi camilerle tanıtma" klişesine yenisini eklemiş. Aynı filmdeki ikinci yabancı şehir Şangay'ı helikopter çekimleriyle, Huangpu Nehriyle, binalarıyla ne kadar güzel gösterdilerse, İstanbul'u da öyle görmek isterdim, Boğazıyla mesela, ama sadece camiyle değil. 

Bunların yanı sıra İstanbul'u göstermekte ne kadar başarısızsalar, diğer mekanları göstermekte o kadar başarılı olmuşlar. Gerek Şangay'dakiler olsun, gerek Londra'dakiler, gerek İskoçya'dakiler, filmin geçtiği her bir mekan o kadar güzel oluşturulmuş ki mizansenlere hayran kalmamak mümkün değil. 

Filmin başında James Bond'un "İstanbul'da bir çağlayana" (sonradan duyduğuma göre o sahneler Adana'da çekilmiş) düşme sahnesiyle açılış jeneriğine giriyoruz. Jenerik oldukça başarılı, uzun zamandır gördüğüm en güzel jenerik. Bu konuda görsel efektlerin yanısıra Adele'in yeni şarkısı Skyfall'ın da etkisi büyük. Zaten şarkının hepsini dinletebilmek için oldukça uzun tutuyorlar jeneriği, ancak o kadar güzel kurgulanmış ki sıkılmadan izletiyor kendini. 

Filmin bir diğer güzel noktası ise yer yer eski filmlere yaptığı göndermeler. Örneğin ilk kez, serinin üçüncü filmi Goldfinger'da gördüğümüz o mükemmel Aston Martin DB5 hiç beklemediğimiz bir anda karşımıza çıkıveriyor bu filmde. 

Demin söylediğim bir kaç özellik dışında, klişelerden kurtaramıyor kendini film. Fakat 23 filmlik bir seriden bahsediyoruz, hala kendini sıkılmadan izlettiriyor. Çoğu serinin yakalayamayacağı çok büyük bir başarı. Beklentileri yüksek tutmadan, mutlaka izlenmesi gereken bir film. Sonuç olarak bundan 50 sene önce başlamış ve aksiyon konusunda kült olmuş bir seri bu. Bütün bu hafifletici sebepleri de göz önünde bulundurunca; Skyfall'u başarılı bulduğumu söyleyebilirim ve izleyin derim. Adele'in de şarkısının nakaratında söylediği gibi: 

Let the skyfall,
when it crumbles, We will stand tall
Face it all together
*(meali: Skyfall'a (gökyüzünün çökmesi) izin ver, çöktüğünde karşısında dimdik durur, hep birlikte yüzleşiriz)


Kaynakça: http://www.directlyrics.com/adele-skyfall-007-theme-lyrics.html

Bülten kaydı için tıklayınız