KHAS İletişim Gündemi 2012’den Notlar
17 Nisan’da Kadir Has Üniversitesi Öğrenci Konseyi tarafından gerçekleştirilen “KHAS İletişim Gündemi” iletişim ile ilgili birçok farklı alana - kurumsal iletişimden günümüz Türkiye sinemasına, reklamdaki yeni trendlerden iletişim tasarımı ve halkla ilişkilere - değindi. Ben sadece iki oturumuna katılma imkânı buldum ve benim gibi iletişim alanında kariyer yapmak isteyen tüm öğrencilere çok şey kattığına inanıyorum.
Katıldığım oturumlardan ilki, Sabancı Holding Kurumsal İletişim Direktörü Suat Özyaprak’ın “Kurumsal İletişimin Yapı Taşları” başlığı altında gerçekleştirdiği konuşmaydı. Zaten halkla ilişkiler ve kurumsal iletişim derslerinde teorik olarak ideal olan halkla ilişkiler ve kurumsal iletişim uygulamaları açıklanır; bizler de bunlara aşinayız. Ancak sektörden, ülkenin köklü şirketlerinden birinde çalışan bir yöneticiden sektörde neler olup bittiğini dinlemek de en az teorik bilgi kadar önemliydi. Suat Özyaprak, konuşmasında ilk olarak halka ilişkiler ve kurumsal iletişime gönül verenlerin ve bu alanda geleceklerini sürdürmeyi düşünenlerin sahip olması gereken en önemli özellikleri gündemi takip etmek ve yabancı dil bilmek olarak sıraladı. Yabancı dil bilgisi günümüzde hemen hemen bütün sektörler için vazgeçilmez bir unsur olmasının yanı sıra; söz konusu halkla ilişkiler ve kurumsal iletişim olduğunda yanına “gündem takibi” de ekleniyor. Aslında tahmin etmesi kolay; gündemde neler olup bittiğini bilmeden halkla ilişkiler ve kurumsal iletişim çalışmaları yapmak pek mümkün olmuyor, yapılanlar da zamana ayak uyduramıyor ve önemini yitiriyor.
Özyaprak’ın değindiği bir diğer önemli nokta ise; kurumsal şirketlere geçmeden önce bu alana ilgi duyanların mutlaka halkla ilişkiler ajanslarında pişmesi. Özyaprak, çalışanların ajanslarda lcv ve basın bülteni yazımı, hediye planlaması, müşteri yönetimi gibi birçok konuya hâkim olabildiklerini; kurumsal tarafta bunları yapmaya vakit olmadığını, bu yüzden de kurumsalda genelde tek alanda yoğunlaşıp uzmanlaşıldığını ekledi. Ayrıca kurumsal tarafta ajanslarla çalışıldığını; ajans tecrübesinin 3. taraflar ile iletişimi kolaylaştırdığını da belirtti. Yine ajanslarda elde edilen müşteri yönetimi konusunun kurumsal taraftaki iç müşteriler ile iletişim açısından fayda sağlayacağını ve genel olarak baktığımızda ajans tecrübesinin kurumsal hayatı % 70 oranında kolaylaştırdığını söyledi. Bu düşünce zaten halkla ilişkiler öğrencilerinin öğrenim hayatları boyunca devamlı duyduğu bir düşünce. Kurumsal bir şirketten gelen üst düzey bir yöneticinin bu düşünceyi desteklemesi eminim öğrencilerin kafasındaki soru işaretlerini kaldırmıştır. Şunu da eklemek gerekiyor; Özyaprak bir anda Sabancı Holding’in Kurumsal İletişim Direktörlüğü’nün başına havadan getirilmemiş. Söylediğine göre; kendisinin 16 yıllık gazetecilik, dergicilik, televizyonculuk ve MPR’da yöneticilik geçmişi varmış.
Özyaprak 2008 ekonomik krizinden sonra kurumsal iletişimin fonksiyonlarının gözden geçirildiğine de değindi. Buna göre; güvenin önemi artmış, organizasyonel değişimler ile şeffaflık ilkesi önem kazanmış ve organizasyonlarda iç iletişim yükselişe geçmiş. Tüm bunlara ek olarak; sosyal medyanın yükselişi ile dinamikler de değişmiş. Özyaprak tüm bu değişim ve dönüşümleri “yediğinden fazla gol atmak zorundasın” şeklinde özetledi.
Kurumsal iletişim biriminde çalışan bir yöneticinin zamanının çoğunu “lider iletişimi” ile geçireceğini belirtip ve “çok iyi bir müzakereci olmak gerekiyor” diye de ekledi. Çünkü fikirlerin patrona sunulması, haberin/görselin gazeteciye istediğiniz sütunda yayınlanması için sunulması ve çift yönlü iletişimi gerektiren iç iletişim çalışmalarında başarılı olmak için çok iyi bir müzakereci olmak artık bir şart gibi gözüküyor, dedi Özyaprak. Konuşmasını ise kurumsal iletişimde kariyer yapmak için kilit noktanın “sebat” yani “adanmışlık” olduğunu söyleyerek noktalandırdı.
Katılabildiğim bir diğer oturum ise TÜHİD Başkanı Fügen Toksü moderatörlüğünde gerçekleşen paneldi. Paneldeki konuşmacılar Sosyal Anlambilimci, Grizine Ortağı ve İçerik Stratejisti ve Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Serdar Paktin, Project House Yönetici Ortağı Serhat Akkılıç ve On İletişim Ajans Sahibi İpek Özgüden’di.
İlk olarak söze başlayan Serdar Paktin, sosyal anlambilimci olmanın da katkısıyla insanların davranışlarını inceleyip o doğrultuda iletişim çalışmaları yaptığından bahsetti. Paktin’in 2011 genel seçimleri için CHP’nin kampanyasını yürüten GREY Worldwide İstanbul’da, Sosyal Medya Kampanyası Stratejik Direktörlüğü’nü üstlendiğini öğrendik. CHP, 2011 genel seçimleri için kendisini yeniden konumlandırmış ve bu yenilik doğal olarak “Yeni CHP” markasının iletişimine de yansıtılmış. CHP yeni konumlandırmasına uygun olarak sosyal medya alanında ilk defa oy kullanacak genç kitleyi kendisine hedef kitle olarak seçmiş. Seffafsayfa.org, sosyal medya kampanyası kapsamında yapılan en önemli iletişim çalışmalarından bir tanesi çünkü Facebook, Twitter ve Friendfeed üzerinden yapılan iletişimi tek bir noktada toplamış. Seffafsayfa.org, adının da hakkını vererek sosyal medyanın şeffaflık özelliğine uygun bir şekilde, sosyal medya kullanıcılarının parti yöneticilerine doğrudan ulaşıp sorularına cevap almasını sağlamış. Facebook tabii ki sosyal medyanın olmazsa olmazlarından bir tanesi. Bu nedenle, kullanılan sosyal medya araçlarından bir diğeri de Facebook olmuş ve “Bir Islık da Sen Çal” kampanyası için bir uygulama geliştirilmiş. Bu uygulama ile Facebook kullanıcıları oturdukları yerden Türkiye haritasından bir şehir seçip “ıslık çal” butonuna basarak seçim kampanyasına interaktif bir şekilde katılma imkânı bulmuşlar.
Bu uygulamalar CHP’nin hayata geçirdiği sosyal medya kampanyalarının sadece bir ayağı; genç nesil ile bağ kurabilmek için bunlar gibi birçok araç kullanılmış. Alınan sonuçlara bakıldığında; istenilen bağın sosyal medya ve online videolar aracılığıyla oluşturulduğu düşünülüyor. (http://www.gennaration.com.tr/yazarlar/siyasi-tarihimizde-bir-ilk-sosyal-medyada-secim-kampanyasi/)
Serhat Akkılıç ise “Dijital PR” için içeriğin “kral” olduğundan söz etti. Buna ek olarak da, kurumların dijital iletişime mutlaka kaynak ayırmaları gerektiğini belirtti. Akkılıç’a göre; dijital ile geleneksel arasındaki sınırlar tamamen kalkmış durumda. Bu nedenle de aslında artık “dijital” kelimesinin kullanımının gereksiz olduğunu düşündüğünü de ekledi. Yani artık halkla ilişkiler denince akla zaten öncelikli olarak dijitalliğin geldiğini ve bu şekilde dijital PR’ın önemini vurguladı.
On İletişim’den İpek Özgüden; özellikle “segment iletişimi” konusu üzerinde durdu. Özgüden’e göre; eskiden tek bir hedef kitle varken, günümüzde hedef kitleler farklı olduğu için daha profil odaklı ve tutkulara yönelik segment iletişiminin gerekliliğinden bahsetti. Segment iletişimi doğrultusunda insanların farklı algılarına göre farklı içerikler oluşturulup iletişiminin bu şekilde yapılması gerekliliğini belirtti.
TÜHİD Başkanı Fügen Toksu ise; halkla ilişkiler çalışanlarının iletişimi planlarken her faaliyetin dijital yayınını düşünmek zorunda olduklarını ve bunu yapabilmek için de geleneksel PR’ı tüm hatlarıyla bilmek gerektiğini söyledi.
Bütün bu görüşlere baktığımızda kendimiz de bu değişim ve dönüşümün ortasında yer aldığımız için gelenekselden dijitale geçiş dönemini nedenleri ile anlayabiliyoruz. Bu panelde bahsedilmeyen bir nokta ise; dijital denince ilk olarak akla gelen sosyal medyanın uygulamada nasıl olduğu gerçeği. Sosyal medya aracılığıyla çok iyi iletişim çalışmaları gerçekleştirip çok da başarılı olan işletmeler/markalar tabii ki çok fazla. Ama bizim ülkemizde maalesef bazı kavramların içi çok kısa bir sürede boşaltılabiliyor. Sosyal medya da içi boşaltılmaya çalışılan kavramlardan biri durumunda. Etrafta o kadar çok alt yapısı uygun olmayan “sosyal medya uzmanlığı” kursları, eğitimleri vb. faaliyetler var ki! Zaten hemen hemen herkes “sosyal medya uzmanı” olmuş durumda. Hal böyle olunca gün geçmiyor ki yeni bir sosyal medya kaynaklı krizle karşılaşmayalım. İşletmeler/markalar için itibar kolay kazanılmıyor. Senelerin birikimi, sosyal medyada bir anda yerle bir olmasına göz yumulamayacak kadar kıymetli ve işletmeler/markalar da bunun bilincine varmalı. Sırf “biz de bu alandayız” demek için iletişim çalışmalarını “sözde sosyal medya uzmanları”na emanet etmemeliler.
Tweetle